DEVAM: 85. İnsanların Ölüyü Övmesi
حدثنا
عفان بن مسلم:
حدثنا داود بن
أبي الفرات،
عن عبد الله
بن بريدة، عن
أبي الأسود
قال:
قدمت
المدينة، وقد
وقع بها مرض،
فجلست إلى عمر
بن الخطاب رضي
الله عنه، فمرت
بهم جنازة،
فأثني على
صاحبها خيرا،
فقال عمر رضي
الله عنه:
وجبت، ثم مر
بأخرى فأثني
على صاحبها
خيرا، فقال
عمر رضي الله
عنه: وجبت. ثم مر
بالثالثة
فأثني على
صاحبها شرا،
فقال: وجبت.
فقال أبو
الأسود: فقلت:
وما وجبت يا
أمير
المؤمنين؟
قال: قلت كما
قال النبي صلى
الله عليه
وسلم: (أيما
مسلم، شهد له
أربعة بخير،
أدخله الله
الجنة). فقلنا:
وثلاثة، قال:
(وثلاثة).
فقلنا:
واثنان، قال:
(واثنان). ثم لم
نسأله عن الواحد.
[-1368-] Ebu'l-Esved şöyle dedi: Medine'ye geldim. Orada kötü bir hastalık
yayılmıştı. (İnsanlar ölüyorlardı). Ömer İbnü'l-Hattab'ın yanına oturdum.
Yanımızdan bir cenaze geçti, cenaze hayırla yad edildi. Bunun üzerine Ömer: "Vacib
oldu" dedi. Daha sonra bir başka cenaze daha geçti, cenaze hayırla yad
edildi. Ömer yine: "Vacip oldu" dedi. Sonra üçüncü bir cenaze geçti,
sahibi kötü olarak anıldı, Ömer yine: "Vacib oldu" dedi.
(Ebu'l-Esved şöyle dedi): Ömer'e şöyle dedim: "Ey mu'minlerin
emiri! Ne vacib oldu?."
Ömer şöyle dedi: "Ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şu
sözünde olduğu gibi dedim: "Dört kişinin hayırla andığı her Müslümanı
Allah cennete koyar. Biz: 'Ya üç kişi anarsa?' dedik. Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem: 'Üç kişi de öyledir' buyurdu.
Biz: Ya iki kişi?' dedik. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: 'İki kişi de
öyledir' buyurdu. Artık bir kişiyi sormadık.
Tekrar: 2643
AÇIKLAMA: Bu konuda insanların ölüyü övmelerinin
meşruiyeti ve mutlak olarak caiz olduğu anlatılmaktadır. Hayatta olan kişiyi
övmek ise böyle değildir. Bu övme yüceltme boyutuna vardığında, övülen kişinin
kendini beğenmesi ihtimali sebebiyle yasaklanmıştır. Bunları Zeyn
İbnü'l-Müneyyir kaydeder.
Nadr İbn Enes'in babasından, onun da Hakim'den yaptığı rivayet
şöyledir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında oturuyordum. Bir cenaze
geçti. Nebi (s.a.v.): "Bu cenaze kimindir?" diye sordu. Oradakiler:
"Falan kabileden falan kişinin cenazesidir. O kişi Allah ve Resulü'nü
sever, Allah'a itaat eder ve bu yolda çalışırdı" dediler. Kötü bir şekilde
andıkları kişi hakkında da bunun zıddı şeyler söylediler. Bu hadis, yukarıdaki
hadiste ifade edilen hayır ve şerle anılmanın ne olduğunu açıklamaktadır.
Yine Hakim, Cabir'den şunu rivayet etmiştir: "...Bazıları:
'Ne güzel adamdı. İffetli bir Müslümandı' dediler", yine bu rivayette
"Bazıları: Ne kötü adamdı! Çünkü kaba-saba konuşurdu" dediler.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sözü, hayır sahibi için
cennetin, kötülük işleyen için cehennemin vacip olduğunu göstermektedir.
Buradaki vacip ile kasdedilen o şeyin sabit olmasıdır. Çünkü bu,
gerçekleşmesinin sıhhati bakımından vacip olan şey gibidir. Aslında Allah
üzerine hiçbir şey vacip olmaz. Sevap vermek tamamen onun lütfü, cezalandırmak
adaletidir. O, yaptıklarından sorguya çekilemez.
Bu hadis şu görüşü reddetmektedir: "Hadiste ifade edilen
durum yalnızca buradaki iki ölüye özgüdür. Çünkü onların cennetlik ve
cehennemlik olmaları gaybî bir konudur. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Allah'ın bildirmesi ile bunu bilmiştir. Hz.
Nebi burada yalnızca Allah'ın kendisine bildirdiği hükmü haber vermiştir."
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in "Siz yeryüzünde Allah'ın
şahitlerisiniz" sözü ile sahabeye ve iman konusunda onlarla aynı nitelikte
olanlara seslenilmiştir. İbnü't-Tîn "Bu, sahabeye özgüdür, çünkü diğer
insanların aksine onlar hikmetle konuşur" görüşünü naklettikten sonra
şöyle demiştir: "Doğrusu bu, güvenilir ve muttaki olan kimselere
özgüdür." Nevevî şöyle demiştir: "Öyle anlaşılıyor ki sahabenin kötü
bir şekilde andığı kişi münafıklardandı."
Ben (İbn Hacer) derim ki: Ahmed İbn Hanbel'in, sahih bir senetle
Ebu Katade'den rivayet ettiği şu hadis de bu sonuca götürmektedir:
"Sahabenin kötü bir şekilde yad ettiği kişinin namazı kılınmadı, diğer
kişinin namazı kılındı."
Buharî bunu, şahitlik konusunda yeterli olan en az miktarın iki
kişi olduğuna delil getirmiştir. Bu konu Şahitlikler bölümünde tekrar ele
alınacaktır.[2643. hadis]
Davudî şöyle demiştir: Bu konuda dikkate alınacak olan, fazilet
ve doğruluk ehli kimselerdir, fasıklar değil. Çünkü fasıklar kendileri gibi
olan bir kimseyi övebilirler. Ölüyle arasında düşmanlık olan kişilerin sözleri
de dikkate alınmaz. Çünkü düşmanın şahitliği kabul edilmez.
Hadisten Çıkan
Sonuçlar
Hadiste bu ümmetin fazileti ve zahire göre hüküm verme hususu
bulunmaktadır. Tîbî el-Misbah'ın bazı sarihlerinden şunu nakletmiştir:
"Siz yeryüzünde Allah'ın şahitlerisiniz" sözünün anlamı, "Bir
kimse hakkında Müslümanlar ne derse o olur, cenneti hak eden bir kimse hakkında
onların sözüne göre bu kişinin cehennemlik olabileceği veya bunun aksi
olabilir" şeklinde değildir. Bu şu anlama gelir: Müslümanların hayırlı
gördükleri bir kimseyi hayırla yad etmeleri, o kişinin cennetlik olduğuna, aksi
durum da o kişinin cehennemlik olduğuna bir alamettir. Tîbî bu görüşü
eleştirerek şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sahabenin
Övgüsü üzerine 'Vacip oldu" demesi, uygun bir vasıftan sonra söylenmiş bir
hükümdür, dolayısıyla illet olduğu izlenimini vermektedir. Yine "Siz
yeryüzünde Allah'ın şahitlerisiniz" sözünün anlamı da böyledir. Çünkü buradaki
izafe şereflendirme içindir. Çünkü onlar Allah katında üstün bir mertebededirler.
Bu, şahitliklerini eda etmiş olan ümmeti, şahitlikten sonra tezkiye etmek
gibidir. Dolayısıyla bunun bir etkisinin olması gerekir. "İşte böylece
sizi vasat bir ümmet kıldık [Bakara 143] ayeti de buna işaret etmektedir.
Nevevî şöyle demiştir: Bazıları hadisin şu anlama geldiğini
söyler: "Erdemli kimselerin hayırla yad ettiği kimse, şayet bu yad etme
gerçeğe uygunsa cennetliktir. Şayet gerçeğe uygun değilse cennetlik değildir.
Aksi durum da böyledir." Doğru olan, hadisten anlaşılan genel İfadenin
esas alınmasıdır. Müslümanlardan biri ölüp de Allah'ın topluma onu hayırla yad
etmeyi ilham ettiği kimse hakkındaki bu övgü, onun fiilleri bunu gerektirsin
yahut gerektirmesin cennetlik olduğuna delildir. Çünkü ameller Allah'ın
takdîrine bağlıdır. Bu ilham, amelleri tayin etmede delildir. İşte
Müslümanların ölen bir kimseyi hayırla yad etmesinin işlevi bu şekilde ortaya
çıkar.
Nevevî'nin bu söylediği hayırla yad etme konusunda açık olarak
anlaşılan bir durumdur. Ahmed İbn Hanbel, İbn Hibban ve Hakim'in, Hammad ibn Seleme
aracılığıyla Sabit İbn Enes'ten merfu olarak rivayet ettikleri şu hadis de bunu
güçlendirmektedir: "Vefat eden bir Müslümanı en yakın dört komşusu hayırla
yad eder ve onun hakkında hayırdan başka bir şey bilmediklerini söylerlerse
Allah şöyle der; Sizin sözünüzü kabul ettim ve onun sizin bilmediğiniz
(günahlarını da) bağışladım."
Kötü bir şekilde anmaya gelince; hadislerin zahiri durumun yine bu
şekilde olduğunu göstermektedir. Ancak bu, kötülüğü iyiliğinden fazla olan
kimse, hakkında gerçekleşir. Enes'İn hadisinin sonundaki Nadr'ın ilk
rivayetinde şöyle denilmektedir: "Allah'ın, kişideki hayır ve şer hakkında
insanların dili ile konuşan melekleri vardır."
Bu hadis, kişideki hayır ve şerri zikretmenin caiz olduğuna,
bunun gıybet sayılmadığına delil olarak getirilmiştir.
Yine bu hadis, istifaza (insanlar arasında yayılma) yoluyla
gerçekleşen şahitliğin kabulü ve bunun en azının ise iki kişi olduğu konusunda
bir asıldır.