SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CENAİZ

<< 671 >>

DEVAM: 85. İnsanların Ölüyü Övmesi

 

حدثنا عفان بن مسلم: حدثنا داود بن أبي الفرات، عن عبد الله بن بريدة، عن أبي الأسود قال:

 قدمت المدينة، وقد وقع بها مرض، فجلست إلى عمر بن الخطاب رضي الله عنه، فمرت بهم جنازة، فأثني على صاحبها خيرا، فقال عمر رضي الله عنه: وجبت، ثم مر بأخرى فأثني على صاحبها خيرا، فقال عمر رضي الله عنه: وجبت. ثم مر بالثالثة فأثني على صاحبها شرا، فقال: وجبت. فقال أبو الأسود: فقلت: وما وجبت يا أمير المؤمنين؟ قال: قلت كما قال النبي صلى الله عليه وسلم: (أيما مسلم، شهد له أربعة بخير، أدخله الله الجنة). فقلنا: وثلاثة، قال: (وثلاثة). فقلنا: واثنان، قال: (واثنان). ثم لم نسأله عن الواحد.

 

[-1368-] Ebu'l-Esved şöyle dedi: Medine'ye geldim. Orada kötü bir hastalık yayılmıştı. (İnsanlar ölüyorlardı). Ömer İbnü'l-Hattab'ın yanına oturdum. Yanımızdan bir cenaze geçti, cenaze hayırla yad edildi. Bunun üzerine Ömer: "Vacib oldu" dedi. Daha sonra bir başka cenaze daha geçti, cenaze hayırla yad edildi. Ömer yine: "Vacip oldu" dedi. Sonra üçüncü bir cenaze geçti, sahibi kötü olarak anıldı, Ömer yine: "Vacib oldu" dedi.

 

(Ebu'l-Esved şöyle dedi): Ömer'e şöyle dedim: "Ey mu'minlerin emiri! Ne vacib oldu?."

 

Ömer şöyle dedi: "Ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şu sözünde olduğu gibi dedim: "Dört kişinin hayırla andığı her Müslümanı Allah cennete ko­yar. Biz: 'Ya üç kişi anarsa?' dedik. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:  'Üç kişi de öyledir' buyurdu. Biz: Ya iki kişi?' dedik. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: 'İki kişi de öyledir' buyurdu. Artık bir kişiyi sormadık.

 

Tekrar: 2643

 

 

AÇIKLAMA:     Bu konuda insanların ölüyü övmelerinin meşruiyeti ve mutlak olarak caiz olduğu anlatılmaktadır. Hayatta olan kişiyi övmek ise böyle değildir. Bu övme yüceltme boyutuna vardığında, övülen kişinin kendini beğenmesi ihtimali sebebiyle yasaklanmıştır. Bunları Zeyn İbnü'l-Müneyyir kaydeder.

 

Nadr İbn Enes'in babasından, onun da Hakim'den yaptığı rivayet şöyledir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında oturuyordum. Bir cenaze geçti. Nebi (s.a.v.): "Bu cenaze kimindir?" diye sordu. Oradakiler: "Falan kabileden falan kişinin cenazesidir. O kişi Allah ve Resulü'nü sever, Allah'a itaat eder ve bu yolda çalışırdı" dediler. Kötü bir şekilde andıkları kişi hakkında da bunun zıddı şeyler söylediler. Bu hadis, yukarıdaki hadiste ifade edilen hayır ve şerle anılmanın ne olduğunu açıklamaktadır.

 

Yine Hakim, Cabir'den şunu rivayet etmiştir: "...Bazıları: 'Ne güzel adamdı. İffetli bir Müslümandı' dediler", yine bu rivayette "Bazıları: Ne kötü adamdı! Çünkü kaba-saba konuşurdu" dediler.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sözü, hayır sahibi için cennetin, kötülük işleyen için cehennemin vacip olduğunu göstermektedir. Buradaki vacip ile kasdedilen o şeyin sabit olmasıdır. Çünkü bu, gerçekleşmesinin sıhhati bakımından vacip olan şey gibidir. Aslında Allah üzerine hiçbir şey vacip olmaz. Sevap vermek tamamen onun lütfü, cezalandırmak adaletidir. O, yaptıklarından sorguya çekilemez.

 

Bu hadis şu görüşü reddetmektedir: "Hadiste ifade edilen durum yalnızca buradaki iki ölüye özgüdür. Çünkü onların cennetlik ve cehennemlik olmaları gaybî bir konudur. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem  Allah'ın bildirmesi ile bunu bilmiştir. Hz. Nebi burada yalnızca Allah'ın kendisine bildirdiği hükmü haber vermiştir."

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in  "Siz yeryüzünde Allah'ın şahitlerisiniz" sözü ile sahabeye ve iman konusunda onlarla aynı nitelikte olanlara seslenilmiştir. İbnü't-Tîn "Bu, sahabeye özgüdür, çünkü diğer insanların aksine onlar hik­metle konuşur" görüşünü naklettikten sonra şöyle demiştir: "Doğrusu bu, güvenilir ve muttaki olan kimselere özgüdür." Nevevî şöyle demiştir: "Öyle anlaşılıyor ki sahabenin kötü bir şekilde andığı kişi münafıklardandı."

 

Ben (İbn Hacer) derim ki: Ahmed İbn Hanbel'in, sahih bir senetle Ebu Katade'den rivayet ettiği şu hadis de bu sonuca götürmektedir: "Sahabenin kötü bir şekilde yad ettiği kişinin namazı kılınmadı, diğer kişinin namazı kılındı."

 

Buharî bunu, şahitlik konusunda yeterli olan en az miktarın iki kişi olduğu­na delil getirmiştir. Bu konu Şahitlikler bölümünde tekrar ele alınacaktır.[2643. hadis]

 

Davudî şöyle demiştir: Bu konuda dikkate alınacak olan, fazilet ve doğruluk ehli kimselerdir, fasıklar değil. Çünkü fasıklar kendileri gibi olan bir kimseyi öve­bilirler. Ölüyle arasında düşmanlık olan kişilerin sözleri de dikkate alınmaz. Çün­kü düşmanın şahitliği kabul edilmez.

 

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

Hadiste bu ümmetin fazileti ve zahire göre hüküm verme hususu bulunmak­tadır. Tîbî el-Misbah'ın bazı sarihlerinden şunu nakletmiştir: "Siz yeryüzünde Allah'ın şahitlerisiniz" sözünün anlamı, "Bir kimse hakkında Müslümanlar ne derse o olur, cenneti hak eden bir kimse hakkında onların sözüne göre bu kişi­nin cehennemlik olabileceği veya bunun aksi olabilir" şeklinde değildir. Bu şu anlama gelir: Müslümanların hayırlı gördükleri bir kimseyi hayırla yad etmeleri, o kişinin cennetlik olduğuna, aksi durum da o kişinin cehennemlik olduğuna bir alamettir. Tîbî bu görüşü eleştirerek şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sahabenin Övgüsü üzerine 'Vacip oldu" demesi, uygun bir vasıftan sonra söylenmiş bir hükümdür, dolayısıyla illet olduğu izlenimini vermektedir. Yine "Siz yeryüzünde Allah'ın şahitlerisiniz" sözünün anlamı da böyledir. Çünkü bu­radaki izafe şereflendirme içindir. Çünkü onlar Allah katında üstün bir mertebe­dedirler. Bu, şahitliklerini eda etmiş olan ümmeti, şahitlikten sonra tezkiye etmek gibidir. Dolayısıyla bunun bir etkisinin olması gerekir. "İşte böylece sizi vasat bir ümmet kıldık [Bakara 143] ayeti de buna işaret etmektedir.

 

Nevevî şöyle demiştir: Bazıları hadisin şu anlama geldiğini söyler: "Erdemli kimselerin hayırla yad ettiği kimse, şayet bu yad etme gerçeğe uygunsa cennet­liktir. Şayet gerçeğe uygun değilse cennetlik değildir. Aksi durum da böyledir." Doğru olan, hadisten anlaşılan genel İfadenin esas alınmasıdır. Müslümanlardan biri ölüp de Allah'ın topluma onu hayırla yad etmeyi ilham ettiği kimse hakkın­daki bu övgü, onun fiilleri bunu gerektirsin yahut gerektirmesin cennetlik oldu­ğuna delildir. Çünkü ameller Allah'ın takdîrine bağlıdır. Bu ilham, amelleri tayin etmede delildir. İşte Müslümanların ölen bir kimseyi hayırla yad etmesinin işlevi bu şekilde ortaya çıkar.

 

Nevevî'nin bu söylediği hayırla yad etme konusunda açık olarak anlaşılan bir durumdur. Ahmed İbn Hanbel, İbn Hibban ve Hakim'in, Hammad ibn Se­leme aracılığıyla Sabit İbn Enes'ten merfu olarak rivayet ettikleri şu hadis de bunu güçlendirmektedir: "Vefat eden bir Müslümanı en yakın dört komşusu hayırla yad eder ve onun hakkında hayırdan başka bir şey bilmediklerini söylerlerse Allah şöyle der; Sizin sözünüzü kabul ettim ve onun sizin bilmediğiniz (günahlarını da) bağışladım."

 

Kötü bir şekilde anmaya gelince; hadislerin zahiri durumun yine bu şekilde olduğunu göstermektedir. Ancak bu, kötülüğü iyiliğinden fazla olan kimse, hakkında gerçekleşir. Enes'İn hadisinin sonundaki Nadr'ın ilk rivayetinde şöyle denilmektedir: "Allah'ın, kişideki hayır ve şer hakkında insanların dili ile konuşan melekleri vardır."

 

Bu hadis, kişideki hayır ve şerri zikretmenin caiz olduğuna, bunun gıybet sayılmadığına delil olarak getirilmiştir.

 

Yine bu hadis, istifaza (insanlar arasında yayılma) yoluyla gerçekleşen şahitliğin kabulü ve bunun en azının ise iki kişi olduğu konusunda bir asıldır.